2 Nisan 2009 Perşembe

dünya bu kadar mı küçük olur?

Bugün, 22 yıl önce bana İngilizce'yi adam gibi öğrenmemin önemini öğrenmemi sağlayan üniversitedi ingilizce dilbilgisi öğretmenimle karşılaştım; vapurda.

Karaköy'den aylardır Kadıköy'e vapurla geçmiyordum. bugün bir toplantıdan çıktıktan sonra yürüyerek Karaköy'e gitmiştim. Kadıköy'e gidip Selami Çeşme'deki bir yerden ilaç almam gerekiyordu. Hastanelerin reçeteyle satmadığı bir test kiti aslında. İşin ilginci, gideceğim adresin yazılı olduğu kağıdı da çalışma masamın üzerinde bırakmıştım. Google'ın haritasında sokağın köşesine dek tüm ayrıntıları öğrendikten sonra öylece bırakıp aceleyle çıkmıştım evden. Saat 2'deki toplantıma yetişecektin çünkü. Taksime vardığımda, Asmalımescid'e dek yürüdüm İstiklâl caddesi boyunca.

"Nasılsınız İsmet Bey," diyerek gülerek elimi uzattım ona. Sanki, bugün o satte, vapurun arkasındaki bölümde buluşmak üzere sözleşmişcesine bir rahat beklentiyle uzattım elimi. "Aradan geçmiş 22 yıl, acaba beni anımsar mı?" diye bile düşünmedim. Kendimi bile tanıtmadım. Sanki sabah vapurda Karaköy'e gitmiştik ve yine bu saatte dönüyorduk Kadıköy'e. Oysa yıllardır Ankara'da yaşıyordu kendisi. Buraya bir ziyaret belki şöyle bir gezmek için gelmişti.

"Bıyıklar da çok hoş olmuş böyle", dedi gülümseyerek. "Eee, ne var ne çok bakalım?" diye de ekledi. Yıllar önce, kendisini Hitler'le aynı karede, yan yana fotomontajlayan öğrenciyi anımsamayacaktı da kimi anımsayacaktı. "İyiyim, hayat devam ediyor," diyerek yanıt verdim sorusuna. Öne doğru ilerlerken birden durdu ve hafif geriye dönerek, "bir yerde hocalık falan yapıyor musun sen?" dedi o her zamanki samimiyetiyle. "Yok, ben o alandan tamamen farklı bir yola yöneldim" dedim. "Belgeselcilik işiyle uğraşıyorum," diye ekledim. Gülerek "senin zaten o zamanlar da merakın vardı" diye karşılık verdi. Hitler'le aynı karede olduğu fotoğrafaydı göndermesi. Yıllar önce söylediği gibi, "affetmiş ama unutmamıştı".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder